بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكُنُوزٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٥٨

(57-58) Biz de Firavun’un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan çıkardık.

– Diyanet İşleri

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ٥٩

İşte böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

– Diyanet İşleri

فَأَتۡبَعُوهُم مُّشۡرِقِينَ ٦٠

Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا تَرَٰٓءَا ٱلۡجَمۡعَانِ قَالَ أَصۡحَٰبُ مُوسَىٰٓ إِنَّا لَمُدۡرَكُونَ ٦١

İki topluluk birbirini görünce Mûsâ’nın arkadaşları, “Eyvah yakalandık” dediler.

– Diyanet İşleri

قَالَ كـَلَّآۖ إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهۡدِينِ ٦٢

Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.

– Diyanet İşleri

فَأَوۡحَيۡنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنِ ٱضۡرِب بِّعَصَاكَ ٱلۡبَحۡرَۖ فَٱنفَلَقَ فَكَانَ كُلُّ فِرۡقٖ كَٱلطَّوۡدِ ٱلۡعَظِيمِ ٦٣

Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.

– Diyanet İşleri

وَأَزۡلَفۡنَا ثَمَّ ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٤

Ötekileri de oraya yaklaştırdık.

– Diyanet İşleri

وَأَنجَيۡنَا مُوسَىٰ وَمَن مَّعَهُۥٓ أَجۡمَعِينَ ٦٥

Mûsâ’yı ve beraberindekilerin hepsini kurtardık.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ أَغۡرَقۡنَا ٱلۡأٓخَرِينَ ٦٦

Sonra ötekileri suda boğduk.

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ ٦٧

Bunda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş değillerdi.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ٦٨

Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu